Bir teşekkür

  Yalnızdım uyuyamazdım, uyuttun. Kederden boşluğa bakardım, güldürdün. Kendimde eksik bulduğum tüm yönlerim onda saklı demek ki dedirttin. Bir daha aşk mı, yok, kalsınlarımı tek gülüşünle sildin attın. Güneş yüzüme vurduğunda kirpik uçlarımın kum rengi olduğunu bilmezdim, sen öğrettin. Kendimi arıyorken seni buldum, hemen ardından da benliğimi.

  Sende sırılsıklam olmuşken elinde havluyla çıkagelişlerine aşık oldum. Huzursuzken enseni ovalayışına, uzaklara dalıp gittiğinde şehlâlaşan gözlerine, kahkaha atarken elinle yüzünün sağ tarafını kapatışına, kızgınken çöken gözaltlarına aşık oldum. 

  Ben izlediğimiz filme ağlarken beni hangi kısmın ağlattığını soruşun dokundu kalbime. Yaptığım lapa pilavları iştahla yiyişine, ben eve girene kadar sabırla beni evimin önünde bekleyişine, güneşten rahatsız olduğumda önüme geçişine, belki çocukça ama telefonundaki arka planına fotoğrafımı koyuşuna aşık oldum ben. Sen tüm bunları yapıyorken ben de kendimi olduğum gibi sevmeyi öğrendim. Şimdi ellerimin ne kadar güzel olduğunu sayıklıyorum uykumda.

  Soğuk ve boş bir odanın insana kaç tane bıçak sapladığını biliyorum. Geceler güne dönmez o ışıksız odalarda, bilen bilir. O odaya girdin ve üstüme kapandın; yorganım oldun, yeni yıkanıp geçirilmiş çarşafım, yün çoraplarım, yumuşacık pijamalarım, elektrikli battaniyem oldun. 

  Neye ihtiyacım varsa işte tam da o oldun; bana sen lazımdı, sen de kendin oldun.

  Yüksek Sadakat'ın o meşhur şarkısında söylediği gibi: Dünya döner bir gün daha, yeryüzünde aşk durdukça, gece erken inse bile korkma, o hep seninle kaldıkça...



Yorumlar