Ciğerimde bir boşluk var. Her nefes alıp verişimde dolmasını temenni ettiğim ancak hiçbir hava molekülünün dolduramayacağı kadar büyük bir boşluk bu. Nefesimi her tutuşumda daha da büyüyen bir boşluk ve suyla doldursam da mı geçmez diye sordurtan bir boşluk. Bir kaşık suda boğularak ölmekten korkarım en çok, ölümden değil.
Midemde bir boşluk var. Her yediğim yemekte dolmasını temenni ettiğim ancak hiçbir lokmanın dolduramayacağı kadar derin bir boşluk bu. Açlık hissi kadar yırtıcı değil, hayır. Tokluk hissi kadar da memnun edici hiç değil, bunu kesinleştirebilirim. Bir haberin ardından yaşayacağım şokun yol açacağı kalp krizinden ölmekten korkarım en çok, ölümden değil.
Kafamda bir boşluk var. Her yaşantımla dolmasını temenni ettiğim ancak hiçbir anı parçasının dolduramayacağı kadar geniş bir boşluk bu. Baş ağrısı kadar düşünmemi engelliyor değil elbette, çok fazla düşündürtüyor hem de, sabaha karşı, güneşi ıslak yüzümde karşılarken. Bir dikkat eksikliğinin yaratacağı olası bir kazayla ölmekten korkarım en çok, ölümden değil.
Kalbimde bir boşluk var. Her mutluluğumla dolmasını temenni ettiğim ancak hiçbir hüznün de dolduramayacağı kadar net bir boşluk bu.
Seni kaybettiğim an yaşayacağım tensel değil ruhsal ölümden korkarım.
Seni kaybettikten sonra yaşayacağım bütün ölü günlerden korkarım.
Seni kaybettikten sonra dönüşeceğim kişiden korkarım.
Yine de senden korkmam.
Yorumlar
Yorum Gönder