Simsiyah

İnanamamazlıkların küp açılımını yapıyorum bilir misiniz bilmem. Ama bunu bilirsiniz; bir insanin gözlerine bakıp kaç kez boşluk gördünüz? Ben pek çok kez joker koydum ortaya bu kumarda kazanacağım düşüncesiyle. Hayatımızla kumar oynamak en umarsızı ve en çaresizi. Parça parça kendimizi koyuyoruz masaya.

Bir masa düşünün ki olmaması gereken her şeyin yazdığı bir liste var üstünde ve bir masa düşünün ki bir ucundan bir ucuna baktığınızda gördüğünüz tek netlik kendi gölgeniz. Korkutuculuk derecesinden bahsederim korkmadığım bir zaman.

Ya da bahsedemem.

Geldim, döndüm ve geri gittim. Saniyelerle sidik yarışına girdim ve doğmayan güneşleri barındıran aysız gecelerde yatağımda oturup da yalvardım. Kime ya da neye bilmeden. Dualarımın nereye gittiğini bile bilmeden. Hiç birisi gerçekleşmedi, gerçekleşmemeye yemin etmiş gibi. Ben de içime attım. Ölü canlar birikti içimde günler geçtikçe. Öyle ki çelmeler taktılar içimdeki eskiler birbirlerine; tökezleyen ben oldum. Piştim, yandım ve karardım.

Simsiyah oldum.

Karşımdakine baktığımda gözbebeklerinde göremediğim umut, beni ağlattı. Bakın bu çok acımasız bir terazi, kendimi ifade edemiyorum çünkü kimi zaman. İmkansızlıklar el ele tutuşup önümden geçtiler az önce, gülmedim. Komik miydi diye sorsaydınız, hunharca gülmem lazımdı derdim.

Bacaklarımdaki ağrılar beynime kurşunlar sıkıyor ve tüm organlarım birer birer kendisini satılığa çıkarıyor. Uyuyorum dediğim gecelerin hangi sabahında uykumu alarak uyandım ve iyi geceler dediğim hangi gece sahiden de iyiydi? Bu soruları bu kez de ben boş bırakıyorum.

Bu kadar.




Yorumlar