Gömleğinin bir ucunu darağacım belledim de gittim. Gitmeyi pek beceremem sanardım, bir saniyelik nefes tutma süresinde gittim.
Silkmeyi unuttuğum sigaramın külü izmaritin boyunu aştı da gittim. Gitmek benim harcım değil sanardım, bütün bıçaklarımı bileyip gittim.
Sana yazdığım şiiri günlüğümden yırttım da gittim. Gitmeyi benim yutacağım büyüklükte bir lokma değil sanardım, beddularım kulaklarımda hala çınlarken gittim.
Yüzüm artık tanınmayacak bir kadının suratına dönüştü de gittim. Gitmeyi gökyüzünde en nadir bulunan gün batımı rengi sanardım, o renkle çizdiğim bütün tablolarımı yaktım da gittim.
Rakı kadehlerimiz birbirine tokuşurken kırıldı da gittim. Gitmeyi bir isyan şarkısının en can alıcı noktası sanardım, saçlarım anason kokusuyla bezendi de gittim.
Gövdemle ruhum birbirine pamuk ipliğiyle bağlandı da gittim. Gitmeyi sessizce yapılan bir eylem sanardım, ardımdaki bütün kapıları çarptım da gittim.
İnlemerle dolu bir odanın bütün pencerelerini hıçkırıklarımla yerle bir ettim de gittim. Gitmeyi bir ömrün tüm kazançlarını hiçe saymak sanardım, kaybettiğim her bir parçamın üstüne bastım da gittim.
Tek mermiyle horozlanmış bir silahı şakağına dayadım da gittim. Gitmeyi bedenimi karanlığa sürükleyen bir el sanardım; tereddüt dahi etmeden tetiği sıktım da gittim.
Bu kalbi allayıp pullayıp bu günlere kadar getirdim de gittim. Gitmek bir tür yok oluş sanardım; kendi tenimi yırttım da gittim.
Ben bu zamana kadar seni büyüttüm de gittim. Gitmek en kolayı, zor olan kalmak sanardım; tüm gücümü kullanarak seni içimdeki yerinden söküp attım da gittim.
Silkmeyi unuttuğum sigaramın külü izmaritin boyunu aştı da gittim. Gitmek benim harcım değil sanardım, bütün bıçaklarımı bileyip gittim.
Sana yazdığım şiiri günlüğümden yırttım da gittim. Gitmeyi benim yutacağım büyüklükte bir lokma değil sanardım, beddularım kulaklarımda hala çınlarken gittim.
Yüzüm artık tanınmayacak bir kadının suratına dönüştü de gittim. Gitmeyi gökyüzünde en nadir bulunan gün batımı rengi sanardım, o renkle çizdiğim bütün tablolarımı yaktım da gittim.
Rakı kadehlerimiz birbirine tokuşurken kırıldı da gittim. Gitmeyi bir isyan şarkısının en can alıcı noktası sanardım, saçlarım anason kokusuyla bezendi de gittim.
Gövdemle ruhum birbirine pamuk ipliğiyle bağlandı da gittim. Gitmeyi sessizce yapılan bir eylem sanardım, ardımdaki bütün kapıları çarptım da gittim.
İnlemerle dolu bir odanın bütün pencerelerini hıçkırıklarımla yerle bir ettim de gittim. Gitmeyi bir ömrün tüm kazançlarını hiçe saymak sanardım, kaybettiğim her bir parçamın üstüne bastım da gittim.
Tek mermiyle horozlanmış bir silahı şakağına dayadım da gittim. Gitmeyi bedenimi karanlığa sürükleyen bir el sanardım; tereddüt dahi etmeden tetiği sıktım da gittim.
Bu kalbi allayıp pullayıp bu günlere kadar getirdim de gittim. Gitmek bir tür yok oluş sanardım; kendi tenimi yırttım da gittim.
Ben bu zamana kadar seni büyüttüm de gittim. Gitmek en kolayı, zor olan kalmak sanardım; tüm gücümü kullanarak seni içimdeki yerinden söküp attım da gittim.
Yorumlar
Yorum Gönder