Bütün cümlelerin çakıllaşır. Noktaları nereye koyduğunu unutursun. Doğal afetlerle yıkılır içinde bulunduğun odanın tüm duvarları hem de tepene. Defalarca tekme yemiş bedenin ama kayıp her bir ayak izi, bilmezsin neden. Aniden bulunup çokça sevilen bir şarkıyı yüzlerce kez dinleyip teslim etmişler sana haberin yokmuş. Beynindeki nasılsa bir yere varmayacak adlı şiir tekrara alınıp dinlenir günlerce sen kan kaybından ölürken.
İnsan vücudunun daha işlevsel olmasını dilerken bulursun kendini; tak-çıkar. Yanan ciğerini çıkarıp soğuk suyun altına bırakmak şu anki tek temennindir. Mimiklerin donuklaşır belki evet ama her şeye de yokmuş gibi davranamıyor insan işte. İçini oymuşsun da öylece bırakmışsın gibi geliyor, ne acı.
Sağa dönersin ihanet, sola dönersin fısıltılar, sırt üstüyken kendine tahammülün yok zaten, yorganı kafana kadar çekmekten başka ne gelir elinden? Hep bir korku hali ve kalp sıkışmasıyla beyin sarsıntısı arasında salınan bir salıncaktasın. Susarsın konuştururlar; konuşursun susman gereken yeri bilmemekle suçlanırsın. Şeytanla aynı masada yemek yersin ve onların hatalarının bedelini yine kendin ödersin çünkü doğanın kanunu bu. Doğadan nefret etmeye başlarsın çünkü içi belirsiz; şehirler daha açık sözlü.
Sinirlerine düğümler atarsın günler geçtikçe ve her gün bir çizik daha atarsın sağlam sandığın kemiklerine. Çetele tablon bayağı kabarıktır ama ne fark eder; her gün bir diğerinden daha karmaşık ve kötü kalpli. Dokunulan her yerini yıkarsın kaynar sularla ve zihnini çamaşır sularına yatırırsın bütün kirli anılar akıp gider umuduyla. Hatıralara ön yıkama da yapılmıyor lakin.
Nasıl bir canavar yarattığınıza bakın ve sonra gözlerinizi kör edin.
İnsan vücudunun daha işlevsel olmasını dilerken bulursun kendini; tak-çıkar. Yanan ciğerini çıkarıp soğuk suyun altına bırakmak şu anki tek temennindir. Mimiklerin donuklaşır belki evet ama her şeye de yokmuş gibi davranamıyor insan işte. İçini oymuşsun da öylece bırakmışsın gibi geliyor, ne acı.
Sağa dönersin ihanet, sola dönersin fısıltılar, sırt üstüyken kendine tahammülün yok zaten, yorganı kafana kadar çekmekten başka ne gelir elinden? Hep bir korku hali ve kalp sıkışmasıyla beyin sarsıntısı arasında salınan bir salıncaktasın. Susarsın konuştururlar; konuşursun susman gereken yeri bilmemekle suçlanırsın. Şeytanla aynı masada yemek yersin ve onların hatalarının bedelini yine kendin ödersin çünkü doğanın kanunu bu. Doğadan nefret etmeye başlarsın çünkü içi belirsiz; şehirler daha açık sözlü.
Sinirlerine düğümler atarsın günler geçtikçe ve her gün bir çizik daha atarsın sağlam sandığın kemiklerine. Çetele tablon bayağı kabarıktır ama ne fark eder; her gün bir diğerinden daha karmaşık ve kötü kalpli. Dokunulan her yerini yıkarsın kaynar sularla ve zihnini çamaşır sularına yatırırsın bütün kirli anılar akıp gider umuduyla. Hatıralara ön yıkama da yapılmıyor lakin.
Nasıl bir canavar yarattığınıza bakın ve sonra gözlerinizi kör edin.
Yorumlar
Yorum Gönder