Zaman sorunsalı

Kanımın dumana karıştığı zamanlardayım. İyileştiğimi düşündüğüm yerden kanıyorum, sadece tek başıma uyuduğumda. İyileştiğini düşündüğüm, daha doğrusu kabuk bağlamaya zorladığım yaralarım; şakağına namluyu dayayıp 3'e kadar saymakla tehdit ettiğim ah o yaralarım, nasıl da kan kaybından öldürüyor beni tam da şu an, burada. Nefes almama izin vermeyen birtakım anılar boğazıma çöreklenen bir çift elin yanıksı izlerini bırakıyor gerdanımda.

Bozuk da olsa bir davlumbaza ihtiyaç duyduğum zamanlardayım, ekşi tatlar yükseliyor midemden gırtlağıma. Sağa dönsem olmuyor, sol yanımı sorarsan zaten hepten yitik. Tüm organlarım aynı anda iflas etmişçesine bir cesetlik var üzerimde. Kimsenin ahı kimsede kalmaz derler, yalan. Benim ahım bir tek bende kaldı; kendi ahım yine beni vurdu alnımın çatından gece 12'de.

Cılız çırpınışların para etmediği zamanlardayım. Kendi sessizliğimle sınanıyorum yine, bir duvarın önünde. Gömdüğümü sandığım tüm anılar topraktan çıkarak beynimi yedi bir zombi gibi. Yamyamlık değilse neydi?

Cevaplamaya korktuğum soruları kabuslarımda misafir ettiğim zamanlardayım. Neden, nasıl, ne zaman ve daha pek çokları tüm duygularımın sert kısımlarını kemirirken ağladım. Tıpkı o gün o ağacın köklerine diz çöküp ağladığım gibi.

Gecelerin sabahları doğuramadığı zamanlardayım; seni sevmeyi ağır ödediğim zamanlarda.

Yorumlar