Pusula

Her gün içimde ölen unutların ceset kokusu sindi üstüme. Her gün sağ yanıma yatıp sol tarafımdan uyanmaların sonu gelmiyor. Dem vuramadığım duygularımın kısacık yularının boynuma dolanması saliseler alıyor her bir kelimenle, izle beni. Nasıl bir enkaz yığınına dönüştüğüm hakkında ufak da olsa bir fikrin olsa sabaha çıkamaz o göğüs kafesinin içinde atan organ.

Vicdanını hangi balona bağladın da yükselttin yerden merak konusu. Bir değil bu dediğim ikinci seferin sonunda bir üçüncüsüyle çıkıp gelmeye yüzün varmış, onu anlıyorum. Bir dördüncüye, sonra beşinciye daha sonra da altıncıya, yedinciye bu yürek dayanır mı dersin, kumar oynayamam ben bu bahse.

Yazık edildi dediğim her seferde nasıl oluyor da daha da yazık edebiliyorsun, bu konuya olan şaşırmalarım tükenmiyor. Aynı zamanda hem gülümseten sen; sana adadığım gülümsemelerimin her birini kirpik uçlarıma tek tek asarken hiç gocunmadın, bundan adım gibi emin olmamak tek dileğim şu aralar. Ama çabalarımın sonucunda alın terimi silip attın hem de tek hamlenle.

Saat altı yönünde hayal kırıklığımın resmini çizen sen; saat on iki yönünde kanayan dizlerine batan kırıkları temizleyen ben.
Bu bir olamamazlık öldürür hem seni, hem de beni.

Yorumlar