Bir el masalı

Tüm kemiklerinden tek tek öpmek istemek bu denli acı verici mi olacaktı, bilemiyorum. Bilinmeyenlerin oluşturduğu tüm denklemler nasıl da acı bir tat veriyor tam da damağıma. Boşluklardan boşluklara düşerken gözümü kırpacak mecalimin bile olmayışı yaralar hem beni hem de seni. Yediğim bıçak darbelerinin haddi hesabı yok. Dokunduğum her noktam kan sızdırıyor çirkin parmaklarımın arasından. Ağlayan bir bebek kadar masum, gırtlağıma dizilen her kelimem ses tellerimi yırta yırta kopardı. Ben de sustum. Ellerin düşman, ellerin kapkaççı. Ellerin beni ben olmaktan çıkardı.

Her aldığım nefes sana ait olduğum günlerin vadesinden çalacak diye korkardım ben nasıl oldu da çiceklerime su vermekten vazgeçtin? Tek bir ağız hareketin soluk borumu tutarken, hem de dört bir elle, neden sakındın benden o mis kokan şevkatini? Ellerin gaddar, ellerin mahkum. Ellerin beni ben olmaktan çıkardı.

Eriyip giden bir buz kütlesi haline dönüştüm. Eksi doksan derecelik ağlatan soğuklardan yetmiş beş derecelik kavuran samimiyetlere geçiş yolunda kaç kez düştüm ben, dizlerim anlatsın bırak da. Baş ucumdaki tüm kaktüslerim ayak parmaklarımı yaraladı. Ayak parmaklarımı çok severdin sen neden buna seyirci kaldın? Ellerin kırık, ellerin emek dolu. Ellerin beni ben olmaktan çıkardı.

Ellerin gri.
Ellerin evren ötesi.
Ellerin keskin, ellerin bilenmiş.
Ellerindi beni yaralayan, tam da içimden.

Ellerin katil.
Ellerindi beni öldüren, tam da içimdeki senden.

Yorumlar