Bir ceset konuşurken

Yazık edilenler edilmeyenleri çoktan geçti. Bir bakıyorsun yüzde çiçekler yetişiyor bir bakıyorsun kalbe mezar toprağı atılıyor.

Bu cesetlikten kurtulamıyorum.

Üstüne sinen ölü kokusu hiç burun direğini sızlatmadı bundan adı gibi emin bu ceset. Adının batmasını dilediği gecelerden ruhsuz sabahlara uyandı bu ceset, bana mısın demedin. Oysaki ne çok sanaydı bu ceset. Tüm banaları sanaydı, senin avuçların hep dışbükeydi.

Bu ceset kim bilmiyorum. Bu ceset, kimim, neyim ben onun için diye sormaktan dilinde yaralar çıkarttı. Bu ceset her şey oldu sana da, kendine bir b.k olamadı. Kendine olamadıkları el ele tutuşup dalga geçtiler cesetle. Kimsesizliğin su götürmez gerçeği kahkahalar atarak yüzüne çarptı bir soğuk su etkisiyle. Yere düşüşü dişlerini birbirine çarptıracak sertlikteydi. Her gün beş kez düştü bu ceset dört kez kalktı. Her düşüşünde bu son dedi, olmadı. Her düşüşünde işte bitti dedi, bitmedi. Şimdi elinde kalan tek şey olum dahilinde olmayan bir hatalar denizi. Çok güzel boğulacak bu ceset, izle.

Bu ceset hala hayatta.
Bu cesedin gölgesi yok.
Bu ceset konuşuyor şakır şakır.
Bu cesedin dili koparılmış.
Bu ceset kimliksiz, sahipsiz, kesik.
Bu cesedin yanakları tuzlu.
Bu ceset karanlıktan korkuyor.
Bu cesedin ışığa ihtitacı yok.
Bu ceset kalpsiz, yoksun, muhtaç.

Bu cesede sen beş el ateş ettin.

Yorumlar