Bitebilme hadisesi

Biten bir şeylerin aslında bitmeden bitmiş olması paradoksu kaç yerimden vurur beni hesaplayamam. Konu birileri olduğu zaman hesap kitap işlerinde bir türlü başarılı olamadım bu da böyle bilinsin. Bilinmesini istediğim ancak duyuramadığım hisler söz konusu olduğunda kabuğuma çekilmek benim en sevdiğim çilem. Öyle bir çile ki bu sar sar yeni baştan.

Biten bir şeylerin doğru zamanda bitememiş olması paradoksu kim bilir beni kaç kez bir şarkıda gözyaşlarına boğdu. Ahını aldığım kişilerin ensemde bıraktığı göz izleri hala geçmedi inanın. Herhangi bir isimde veyahut anıda canlanıp beynimin en ücra köşesini kemirmeleri dinmek bilmiyor bir türlü.

Biten bir şeylerin rakı masasında değil de havada bitmiş olduğu paradoksu yürüdüğüm tüm kaldırımlarda ayaklarımı yaktı da kararttı benim kaç kez olduğunu unuttum. Yakılan bütün gülümsemelerin damakta bıraktığı acı tat ve ağlamamak için ısırılan dudağın kanının bakırımsı tadı eşdeğermiş, bir kaç yıl oluyor fark edeli bunu.

Biten bir şeylerin kırık dökük bitmiş olmasını misafir ettim kabuslarımda, yine bir kaç yıl oldu olacak. Pişmanlık her şeyi bir kenara ayırdığımda is kokusu gibi sinmiyorsa üstüme naMerdim. Bir şeylere namert olmak konusunda benden iyisi olamaz, güvenin bana.

Yorumlar