Hiçlik paradoksu

İçinde yaşanan duygusal çöküntüler bir hiç haline dönüştürmeye başlıyor insanı, genel olarak. Bir süre sonra birtakım durumlara tepkisiz kalmaya başlayınca hiç olmanın gerekliliklerinden birini daha yerine getirmiş bulunuyorsunuz. Yağmur yağıyor, şemsiye açmıyorsunuz. Adınız sesleniliyor, dönüp bakmıyorsunuz. Kahve yapıyor, yarısını içmiyorsunuz. Yarısı içilmemiş acı kahvelerin ahını ben çok iyi biliyorum, öyle bir zavallılık ki sormayın.

Bir hiç olmaya bu kadar yakışacağımı hiç düşünmemiştim. Bir hiçlik düşünmeni isterdim her şeyiyle ama. Her şeyiyle bir hiçliğin varlığını düşünebildiğin zaman haber et, beni biraz da olsa anladığını düşünüp avunurum.

Bir hiç olmanın sana bu kadar uzak olması delirtiyor insanı. Bir şey olmayı bırak seni bir hiç yapamıyorum kendime, n'olur en azindan hiçim ol. Seni sordukları zaman "hiç" diyememek bugün atar damarlarımdan birini yardı. Her günüm seninle ilgili bir dönüm noktası sanki. Dönemediğim her köşede biraz daha can çekişiyorum.

Kırık yüz ifadelerimin her birini başka bir anıdan toplamaktan ellerim nasır tuttu.

Kıramadığım her bir parçan en derinimde gömülü şimdi.

Yorumlar