Korku günlükleri

Bir yokluğun içimde bir yerlerde açtığı boşluklara bakarken yakaladım bugün kendimi. Sırtımı sıvazladım ve boş gözlerle suratıma bakan kendimden korktum. Bir boşluğun bi denli korkutması icin ne kadar büyüklükte bir parçanın yerini terketmesi gerektiğini düşündüm, sonu gelmedi. Düşündükçe daha çok korktum.

Korku şu aralar yegâne somutluk gibi. Acı, sevgi, huzur ve diğer tüm anlamlı hisler bir anda toplanıp anlamsızlaşmaya karar vermişler sanki. Sadece korku kalmış çünkü onu anlamlandırabilmek için yeterli anı yok elimde. Bu nasıl bir hissizliktir ben anlamadım. Bunun yarattığı korku dalgaları kaç kez aşar boyunu ? Korkunun rüyalarında maddeleşmesi ne demek bilir misin bilmem. Ben çok iyi biliyorum.

Yürüyüp geçtiğin yolların hepsi neden is içinde bunun hesabını vermelisin. Kaç kez ateşe verdin duygularımı, üslü sayılarda iyi misin bari? Ben tek tek saydım ve kazıdım bak. Bir kazı çalışmasının bu derece acı verici olmaması gerekiyordu. Bu işte bir iş olmalı.

Ama bu işte bir işten çok birisi var ve o birisi yılgın ve korkmuş hâlde duvar köşesinde oturuyor.
Duvarlar hakkında yazmaktan beton kokuyor ellerim, anlayana.

Yorumlar