Limon çiçekleri

Bir şeylere üzülmenin, ama çok çok üzülmenin bir anlamı olmadiğini fark ettiğim zamandan beri daha çok üzülüyorum. Ayrılan yollar bir daha kesişmeyecekmişçesine gerçekçisinden bir paralellik düşünün. Ben düşündükçe daha çok üzülüyorum. Soğukluğunu düşündükçe içim titriyor. Diyorum ki buz gibisin. Diyorum ki en fazla parmaklarım yapışır, benim aylarım feda olmuş bir kaç parmağın kime ne faydası var? Parmaklarımı zaten sevmem.

Bir başkasının acısına çok kolay "o da bir şey mi canım" denebiliyor ancak nasıl uyunamadiğini, nasil dalıp gidildiğini, nasıl duvarların kafaya vurulduğunu yaşayan bilir. Bir arkadaşım bana hep üzgünsün nereye kadar, diye sormuştu. Her gün aynı şeyleri söylüyorum çünkü yeni bir şey olmuyor, dedim anlamadı. Neden anlasın ki?

Bir insanı artık hayatınızda istemediğinize karar verip pılısını pırtısını toplatıp kovalamak nasıl olur anlatayım mı? Garip bir tecrübeydi, evime kadar kovaladı hayret bir şey. Manyak mı dersiniz, bence sadece nefret dolu. Nefret dolu olmanın ne anlama geldiğini çok iyi bilirim ama bakın. Nefret saksıdaki limon çiçeklerini bile kurutur. Sen kırılan saç uçlarıma içi giden adam nasıl da buz kesmişsin bana, ruhum duymamış.

Tüm soğukkanliliğinla iliğimi emerken hiç mi hiç için sızlamadı bundan adım gibi eminim.
Sen de adın gibi eminsindir ki içtenlikle söyledin tüm sözlerini.
Adın batsın.

Yorumlar