Olmak yada olmamak

Yazmak da bir süre sonra konuşmak kadar gereksiz gelir diye korkuyorum. Bu nasıl bir korku diye sormayın. Bir süre önce kendimle ilgili konuşmayı bıraktım zamanında hiç dinleyen olmamıştı çünkü. Bu çok acı vericiydi dün gibi aklımda. Siyahlara boyadığım tüm kelimelerim geceleri tek tek mideme saplanırken yalnızdım. Bu en çok acı verici olanıydı.

Bir şeyler hep acı verici olmak zorundaymış gibi hissettiren birtakım olgular var. Ne olduğundan bahsedebilsem bana deli dersiniz zaten ben de kağıtlara dökebilecek kadar yetenekli değilim. Olmak istemezdim çünkü bilirsiniz, yazıya dökülenler hep somutlaşarak beyne çöreklenir.

Bugün de kirpiklerimden asılmadan uyuyamadım. Yeteri kadar ağlayamadım ve yeteri kadar acı çekemedim. Yazdıklarından sonra bir ömür süresince kendime gelemem sandım ama bir dakika galiba gelemicem. Yine de teşekkür ettim çünkü ona yazılanları ondan başka birisinin okuması bir çeşit kürtaj gibi geliyor.

Kelimelerimin altındaki adama karşı sessizim. Kulaklarımı sağır eden bir sessizlikle tam karşımda oturuyor o da. Yürü diyorum maraton tamamlıyor, kanat diyorum kan kaybından öldürüyor.

Olsundu, ilk kez denemişti.

"Beni tanıyorsun. Sevmem pek konuşmayı. Hele içimdekileri yazmayı hiç sevmem. Beceremem de zaten. Senin kelimelerle dans edişini hep izledim. Hep özendim. Benim de duygularım olsun isterdim. Olmadı.

Senin saatlerce anlatabileceğin şeyleri kısa ve az sayıda cümlelere sığdırdım. Sade olmayı sevdiğimden değil düşünmeye karşı oluşumdan yaptım bunu da.

Eskiden her şeyden habersiz bi çocuk gibi yaşayıp gidiyordum. Şimdi dertlerimin arasında yüzüyorum. Güldüğüme bakma mutlu olduğumdan yada olmaya çalıştığımdan değil. Dışım gülse de içim kan ağlıyor saçmalığı hiç değil. Sadece dertlerimle alay etmeyi seviyorum. Çünkü konuşamıyorum ve yazamıyorum. Sadece böyle başa çıkmaya çalışıyorum."

Yorumlar