En iyisi neydi? En iyisini yaşadım mı yaşayacak mıyım bilmiyorum ama bir şeylerin 'en' i olmalı yoksa katlanılır gibi gelen birçok şeyi dürmeden içimize atardık biliyorum. Ben çoğu zaman öyle yapıyorum. İçimde biriken ölülerden kimsenin haberi yok, pek çok ölüyle yaşıyorum hem de eş zamanlı olarak. Ölüyle yaşamak ironikliğin 'en' i olmalı ama değil bakın.
En korkuncu neydi? En korkuncunu kim yaşamış bilmiyorum aslında biraz düşününce korkunçluksa bahsedilen herkesin 'en' i kendineymiş gibi geliyor. Korkunç olanlarla dans etmek için onların kılığına bürünmelisin derler. Bunun biraz ürkütücü olduğunu itiraf etmem gerek çünkü bir kez korktuğun zaman dansına devam etmekten başka şansın olamazmış gibi geliyor. Korkunçluk bahsi geçince pek çok sey "gibi geliyor" insana, bilirsiniz.
En üzücüsü neydi? En üzücüsünü herkes yaşamıştır eminim çünkü en üzücüsünün kendimize ait olduğunu sanarız. En çok ben üzüldüm, deriz ve kahrolmaktan büyük zevk alırız. Adeta gurur duyarız üzgün olmamızla bu biraz sadistçe. En çok üzülen olmanın bir getirisi varmış gibi davranırız ve devamlı üzülürüz. Böyle söyleyince fazla üzgün bir paragraf oldu ama demek istediğimi en iyi siz anladınız ne de olsa 'en çok' siz üzüldünüz.
Bir o yana bir bu yana döndüm ve kendi kendime en kötüsünü yaşadım mı diye sordum.
En kötüsü neydi?
En kötüsü nasıl hakederdi bu unvanı?
En kötüsü buydu, diyebilmek icin ne derecede kötü hissetmemiz lazımdı?
Sanırım kötülüğün 'en' olması konusunda yanlış soruyu soruyoruz.
En kötüsü kimdi, hangimizdi?
En korkuncu neydi? En korkuncunu kim yaşamış bilmiyorum aslında biraz düşününce korkunçluksa bahsedilen herkesin 'en' i kendineymiş gibi geliyor. Korkunç olanlarla dans etmek için onların kılığına bürünmelisin derler. Bunun biraz ürkütücü olduğunu itiraf etmem gerek çünkü bir kez korktuğun zaman dansına devam etmekten başka şansın olamazmış gibi geliyor. Korkunçluk bahsi geçince pek çok sey "gibi geliyor" insana, bilirsiniz.
En üzücüsü neydi? En üzücüsünü herkes yaşamıştır eminim çünkü en üzücüsünün kendimize ait olduğunu sanarız. En çok ben üzüldüm, deriz ve kahrolmaktan büyük zevk alırız. Adeta gurur duyarız üzgün olmamızla bu biraz sadistçe. En çok üzülen olmanın bir getirisi varmış gibi davranırız ve devamlı üzülürüz. Böyle söyleyince fazla üzgün bir paragraf oldu ama demek istediğimi en iyi siz anladınız ne de olsa 'en çok' siz üzüldünüz.
Bir o yana bir bu yana döndüm ve kendi kendime en kötüsünü yaşadım mı diye sordum.
En kötüsü neydi?
En kötüsü nasıl hakederdi bu unvanı?
En kötüsü buydu, diyebilmek icin ne derecede kötü hissetmemiz lazımdı?
Sanırım kötülüğün 'en' olması konusunda yanlış soruyu soruyoruz.
En kötüsü kimdi, hangimizdi?
Yorumlar
Yorum Gönder