Bazı anılardan vazgeçemiyor insan. Bir siyahlık çeksek üstüne okunmuyor gibi gelir belki yine de. Özgüven yoksunu bir cümle bak bu.
En çok neyden hoşlanmadın diye sormak isterdim bana dair. Cevabını duymak istemem ama çünkü bu her şeyi bi kenara itmeme yeter, biliyorum kendimi. Yaşanamamışlıklar da sevdaya dahil mi diye de sormak isterdim ve şu an soruyorum farzet. Cevabını duymuyorum farketmez. Bazen sorular cevaplardan daha usta katiller olabiliyor bunu en iyi sen bilirsin.
Ya da bilmezsin.
İçimi oyup da seni yerleştirdiğim kovuğun kenarları nasil sertleşmişse kalbimi acıtıyor. İnce bir ipte koşmaya çalışmak gibi akıl ve kalp arasında gidip gelmek.
Tüm paragraflarım birbirinden bağımsız. Cümlelerimin arasindaki uçurumun derinliğini ise sorma, söyleyemem.
Grimsi bir suratla karşına oturup konuşuyorum her gece seninle ve gitmeme izin verecek kadar razı mıydın yalnızlığa, diye soruyorum sana. Bunun sen de ne gibi yaralar açtığını inan bilmiyorum genelde sen kendini açmazdın bana. Alnından hayallerini koparır koparır şakaklarıma yapiştirirdim ben sen bilmezdin. Seni tanımlamaya çalışırken bile kanıyor hâlâ ellerim.
Umut var miydi hâlâ bilmiyorum ama zamanında sevdiğim adamın geçmişiyle yüzleşmesine yardım edemicek kadar korkaktım bunu idrak etmek çığ etkisi yaratıyor zihnimde. Gülümsemelerinden hangisi 'ben' konuluydu lütfen söyle.
Lütfen kelimesinin bir o kadar haşin bir o kadar da yumuşak bir tarafı var bu çok can sıkıcı. Gözlerinde firtinalar biçtiğim adamın ne düşünduğunu bilememekse en zoru.
Seninle ilgili tüm düşüncelerim zorbalık ediyor bunu çığlık çığlığa anlatmak isterdim sana. Kafamı gözlerine yaslayıp dinlenmek tek arzum şu an.
Kendini her şeyden soyutlarken nasil da güzel karartirdin kendini ben çok net hatirliyorum. Her bakışın mıh gibi aklımda bu çok adaletsizce. Seninle ilgili hatirlamak istediğim tek şey zaten beynimin ev sahibi olmuş.
Son cümleyi s*ktir et.
İsmin bana göre alışılmış en yanık tat.
En çok neyden hoşlanmadın diye sormak isterdim bana dair. Cevabını duymak istemem ama çünkü bu her şeyi bi kenara itmeme yeter, biliyorum kendimi. Yaşanamamışlıklar da sevdaya dahil mi diye de sormak isterdim ve şu an soruyorum farzet. Cevabını duymuyorum farketmez. Bazen sorular cevaplardan daha usta katiller olabiliyor bunu en iyi sen bilirsin.
Ya da bilmezsin.
İçimi oyup da seni yerleştirdiğim kovuğun kenarları nasil sertleşmişse kalbimi acıtıyor. İnce bir ipte koşmaya çalışmak gibi akıl ve kalp arasında gidip gelmek.
Tüm paragraflarım birbirinden bağımsız. Cümlelerimin arasindaki uçurumun derinliğini ise sorma, söyleyemem.
Grimsi bir suratla karşına oturup konuşuyorum her gece seninle ve gitmeme izin verecek kadar razı mıydın yalnızlığa, diye soruyorum sana. Bunun sen de ne gibi yaralar açtığını inan bilmiyorum genelde sen kendini açmazdın bana. Alnından hayallerini koparır koparır şakaklarıma yapiştirirdim ben sen bilmezdin. Seni tanımlamaya çalışırken bile kanıyor hâlâ ellerim.
Umut var miydi hâlâ bilmiyorum ama zamanında sevdiğim adamın geçmişiyle yüzleşmesine yardım edemicek kadar korkaktım bunu idrak etmek çığ etkisi yaratıyor zihnimde. Gülümsemelerinden hangisi 'ben' konuluydu lütfen söyle.
Lütfen kelimesinin bir o kadar haşin bir o kadar da yumuşak bir tarafı var bu çok can sıkıcı. Gözlerinde firtinalar biçtiğim adamın ne düşünduğunu bilememekse en zoru.
Seninle ilgili tüm düşüncelerim zorbalık ediyor bunu çığlık çığlığa anlatmak isterdim sana. Kafamı gözlerine yaslayıp dinlenmek tek arzum şu an.
Kendini her şeyden soyutlarken nasil da güzel karartirdin kendini ben çok net hatirliyorum. Her bakışın mıh gibi aklımda bu çok adaletsizce. Seninle ilgili hatirlamak istediğim tek şey zaten beynimin ev sahibi olmuş.
Son cümleyi s*ktir et.
İsmin bana göre alışılmış en yanık tat.
Yorumlar
Yorum Gönder