Sevdiğim insanın güzellik anlayışına uydurabilseydim kendimi belki yaşardım. Burustulup kenara itildim sanki yeni bir kağıt gerekliymis gibi. Çarpık dişlerinin karakalemini çizdiğim adamın ideallerine olan aşkı yaktı kül etti beni.
Daldiği zaman şehlâlaşan gözlerine her bir kalp atışımı adıyorum bedeli ne ise ödemeye hazırım. Kalp atışlarımı duymamakta aşırı derecede inatçıydı bu en çok onu yıprattı biliyorum. Beni hiçbir zaman beğenememesi iç kanama geçirtti bana ve etraf kan gölüne dönerken o üç maymunu oynadı, bunu bilmemem mümkünlük sınırlarımın çok ötesinde olurdu.
Eğer bir miktar daha uyumlu bir insan olsam yaşardım. Uyumsuz ve huysuzum. Bencil ve umursamaz. O'ndan kendimle ilgili öğrendiğim birçok seyden bana kalanlar sadece bunlar. Pek çok kez kendi nefret edilesi özelliklerime yaslanıp ayakta uyudum, geceler çok sinsi çünkü.
Eğer bir miktar kendisini frenleyebilse yaşardım. Senin yapamadiğin bir seyi ondan istemek adil mi diye soruyorum kendime her gün. En adaletsiz şeylerden birisi de bu değil mi zaten? Aşkın fedakâr olduğundan bahsederler ama aşk dibine kadar kanatan bir egoistlik düzeyinde çırpınır durur. Aşkın tanımını yaparlar sanki ihtiyacı varmış gibi. Bu biraz ironik.
Eğer bir miktar birbirimize benzeseydik yaşardım. İşte tam bu cümlenin sonunda gerçeklik tüm acımasızlığıyla giriyor sahneye; tüm gözler onun üzerinde. Acımasızlık, pek çok sona erişten bize kalan yegâne somutluk. Acımasızlığın üçüncü haline çekimliyorum seni son zamanlarda, seninle ilgili elimde kalan son şeyi yitirecek kadar cesur değilim henüz.
Seni hayatımın merkezine hiçbir zaman koymadim. Koysam belki her şeyin üstesinden daha kolay gelirdim ve senin istediğin gibi bir insan olmam benim için de bir iyilik olurdu inan. Ben seni hayatımın merkezine koymamıstım ama. Ben seni hayatımın en başına koymuştum. Her seye seninle yeni baştan başlamıştım, her şeyi seninle yeni baştan tatmıştım çünkü böylesine sevdiğim bir insana daha azı haksızlık olurdu bana kalırsa. Henüz gerçekleşmemiş olaylar için bile o derece kırgın ve kızgındın ki söylenmesi gereken tüm sözler henüz ortada yoktu.
Elimden hiçbir şey gelmiyorken sen arkanı dönüp gittin bunu biliyorum.
Sırtında bıraktığım bakışlarımın acımtrak tadını ömrün boyunca hissedeceksin, sen de bunu bil.
Daldiği zaman şehlâlaşan gözlerine her bir kalp atışımı adıyorum bedeli ne ise ödemeye hazırım. Kalp atışlarımı duymamakta aşırı derecede inatçıydı bu en çok onu yıprattı biliyorum. Beni hiçbir zaman beğenememesi iç kanama geçirtti bana ve etraf kan gölüne dönerken o üç maymunu oynadı, bunu bilmemem mümkünlük sınırlarımın çok ötesinde olurdu.
Eğer bir miktar daha uyumlu bir insan olsam yaşardım. Uyumsuz ve huysuzum. Bencil ve umursamaz. O'ndan kendimle ilgili öğrendiğim birçok seyden bana kalanlar sadece bunlar. Pek çok kez kendi nefret edilesi özelliklerime yaslanıp ayakta uyudum, geceler çok sinsi çünkü.
Eğer bir miktar kendisini frenleyebilse yaşardım. Senin yapamadiğin bir seyi ondan istemek adil mi diye soruyorum kendime her gün. En adaletsiz şeylerden birisi de bu değil mi zaten? Aşkın fedakâr olduğundan bahsederler ama aşk dibine kadar kanatan bir egoistlik düzeyinde çırpınır durur. Aşkın tanımını yaparlar sanki ihtiyacı varmış gibi. Bu biraz ironik.
Eğer bir miktar birbirimize benzeseydik yaşardım. İşte tam bu cümlenin sonunda gerçeklik tüm acımasızlığıyla giriyor sahneye; tüm gözler onun üzerinde. Acımasızlık, pek çok sona erişten bize kalan yegâne somutluk. Acımasızlığın üçüncü haline çekimliyorum seni son zamanlarda, seninle ilgili elimde kalan son şeyi yitirecek kadar cesur değilim henüz.
Seni hayatımın merkezine hiçbir zaman koymadim. Koysam belki her şeyin üstesinden daha kolay gelirdim ve senin istediğin gibi bir insan olmam benim için de bir iyilik olurdu inan. Ben seni hayatımın merkezine koymamıstım ama. Ben seni hayatımın en başına koymuştum. Her seye seninle yeni baştan başlamıştım, her şeyi seninle yeni baştan tatmıştım çünkü böylesine sevdiğim bir insana daha azı haksızlık olurdu bana kalırsa. Henüz gerçekleşmemiş olaylar için bile o derece kırgın ve kızgındın ki söylenmesi gereken tüm sözler henüz ortada yoktu.
Elimden hiçbir şey gelmiyorken sen arkanı dönüp gittin bunu biliyorum.
Sırtında bıraktığım bakışlarımın acımtrak tadını ömrün boyunca hissedeceksin, sen de bunu bil.
Yorumlar
Yorum Gönder