Sevmekle ilgisi olmayan bir insanın hayatında yer aldım bir seferinde hiç unutmam. Süresiz seferlere yol alan bir otobüsteki bes dakikalik bir yolculuk gibi. Yol ki ne yol. Kafanı cama yaslayıp gidemezsin canın yanar.
Sevilmediği zamanlar fitil fitil burnundan gelir mi insanin benim geliyor. Ellerimdeki balonları havaya saliverdiğim günden beri hicbir işim rast gitmiyor ve her günüm birilerinin hayatını nasıl da boş yere işgal ettim demekle geçiyor. Bu kanser eder insanı.
Bir bakışıyla günümde çicekler açtıran insanla şu an birbirimizden haberimiz bile yok. Ne yapıyor ya da ne yapıyorum ikimizde bilmiyoruz. Ben iki türlüsünü de bilmiyorum.
Ben seni almıştım da pamuklara sarıp avcumun içinde büyütmüştüm. Sen beni fazla sulamiştin tohum dönemimde sonra neden kuraklıkta yol verdin ki sanki? Sıcakları sevmem o günden beri. Soğuklari da sevmem. Sahi, neyi severim ki ben? Senden sonra hayatim sevdiklerim ve sevmediklerim olarak ayrilmişti, sevmediklerim sütunu bayaği bi' kabarık. Hiçbir şey yeterli gelmiyor artık hiç kimsenin mutlu edemediği gibi.
Seninle ilgili hissettiğim her şey ama her sey değerliydi bu büyük bir delilik. Bana hissettirdiğin her şey büyük bir nimetti aptalliğin da böylesi. Her şey sana ve her şey yine sanaydi.
Hiçbir sey bana değil.
Bana olan hiçbir sey yoktu bu çok korkunç.
Senin için suladiğim çiceklerimin hepsi kurudu. Şu aralar bir kaktüs var elimde en azindan suya ihtiyacı cok az. Bu haksizlik ve çok adaletsizce.
Ne kadar kötü bir insan olduğumu düşünmekle geçiyor günlerim. Çok zavalli olduğum zamanlar da oldu. İnsan bulunduğu ortama adapte oluyor genelde, bu çok trajik.
Bir insanı düşünmek ama sürekli düşünmek. Gece uykundan uyanıp yokluğunu farkedince ağlayacak kadar düsünmek. Ben seni çok düşünmüştüm. Öyle ki ne konuşabilmiştim ne de yazabilmiştim. Şu sıralar yaşadıklarım deprem sonrası artçilar.
Bu sefer fazla nötrüm ve fazla hiçbir sey değilim.
Bitti.
Sevilmediği zamanlar fitil fitil burnundan gelir mi insanin benim geliyor. Ellerimdeki balonları havaya saliverdiğim günden beri hicbir işim rast gitmiyor ve her günüm birilerinin hayatını nasıl da boş yere işgal ettim demekle geçiyor. Bu kanser eder insanı.
Bir bakışıyla günümde çicekler açtıran insanla şu an birbirimizden haberimiz bile yok. Ne yapıyor ya da ne yapıyorum ikimizde bilmiyoruz. Ben iki türlüsünü de bilmiyorum.
Ben seni almıştım da pamuklara sarıp avcumun içinde büyütmüştüm. Sen beni fazla sulamiştin tohum dönemimde sonra neden kuraklıkta yol verdin ki sanki? Sıcakları sevmem o günden beri. Soğuklari da sevmem. Sahi, neyi severim ki ben? Senden sonra hayatim sevdiklerim ve sevmediklerim olarak ayrilmişti, sevmediklerim sütunu bayaği bi' kabarık. Hiçbir şey yeterli gelmiyor artık hiç kimsenin mutlu edemediği gibi.
Seninle ilgili hissettiğim her şey ama her sey değerliydi bu büyük bir delilik. Bana hissettirdiğin her şey büyük bir nimetti aptalliğin da böylesi. Her şey sana ve her şey yine sanaydi.
Hiçbir sey bana değil.
Bana olan hiçbir sey yoktu bu çok korkunç.
Senin için suladiğim çiceklerimin hepsi kurudu. Şu aralar bir kaktüs var elimde en azindan suya ihtiyacı cok az. Bu haksizlik ve çok adaletsizce.
Ne kadar kötü bir insan olduğumu düşünmekle geçiyor günlerim. Çok zavalli olduğum zamanlar da oldu. İnsan bulunduğu ortama adapte oluyor genelde, bu çok trajik.
Bir insanı düşünmek ama sürekli düşünmek. Gece uykundan uyanıp yokluğunu farkedince ağlayacak kadar düsünmek. Ben seni çok düşünmüştüm. Öyle ki ne konuşabilmiştim ne de yazabilmiştim. Şu sıralar yaşadıklarım deprem sonrası artçilar.
Bu sefer fazla nötrüm ve fazla hiçbir sey değilim.
Bitti.
Yorumlar
Yorum Gönder