Üçüncü Tekil Şahıs

Nasıl unutulduğumdan bahsedeyim biraz.

Koskaca bir sokaktaki bitmeye yüz tutmuş mum gibi unutuldum. İhtiyacı yoktu onun karanlıkta önünü görmeye ilerlerken bir yere çarpmasın, yeterdi. Bakıyordu ama görmüyordu. Gözlerinin önünde kendi cesedimi gömdüm, görmedi. Geçti gitti yanıbaşımdan, ne hissedebildi şeffaflaşmış gözyaşlarımı ne de tadabildi. Oysaki sevgi tadındaydı her biri ve saten gibi yumuşaktı.

Gözlerinin önünde kendi benliğimi ateşe verdim, yangın yerine döndü içim, görmedi. Yanmanın bir anlam ifade etmediği bir zamanda kül oldum, küllerimi denizsiz yollara savurdu. Yandığım gibi yansaydın anlardın beni. Ateşimin sıcaklığına ihtiyaç duymadığı bir anda cız ettim. Aydınlığıma ihtiyaç duymadiği bir anda yanmamı istedi. Su bulunmayan bir yerlerde yanıyorum hala cayır cayır, zaman sanki ortaçağ.

Bu alışılmışlık bütün öfkemi söndürüyor, bütün nefretimi kişilere özel açılmış yaralarıma gömüyor. O kadar istenmedim ki unutmuşlukla yaşamayı öğrendim. Bu, yaraya tuz basmak gibi.

Sel olmanın pek çok kişiyi öldürdüğü bir zamanda çöl olmak gibi unutuldum. Tanelerimi savurdu. Tek tek kayıp gittim ellerinden ve bu kez tutunacak gücüm yoktu. İnançsızlığıyla untuldum, bu çok kahredici.

Saksı bitkisi oldum şu aralar, çiceklerimi döktü çok evvel. Kuruyorum, yine görmüyor. Aslında pek bir şey değildi beklenen.

Bir yudum su dökseler, yemin ederim yaşardım.

Yorumlar