Sen Kırıkları

İç yanıkları. Sözlerin kalbimizde biraktıği kül artıkları yüzünden ruhumuz is kokuyor artık. Fedâkarlık mı bu yapılan yoksa bile bile lades mi bilemiyorum. Seni sevmek o kadar güzel ki sadece gözlerimden tut böbrek üstü bezlerime kadar her şeyim sen sanki.
Değişirim gerekirse, onun için değişimin kendisi olurum diyordum kendi kendime. Sonra sen konuştun. Sadece konuştun ve ağzindan çikan her kelime birer birer saplandı beynime, kalbime, benliğime. Sen sadece konuştun. Sonunu bildiğimiz bir masalı okuyoruz dedin, kurt yiyecek kırmızı başlikli kızı yine. Sustum. Ne diyebilirdim ki. Ne demem gerekiyordu? Bilmiyorum. Kaldım kendi kendime yine. Gökyüzü değil bu sefer hayalim tam bir harabeye dönüştü tüm duygularım. Sevmeyi geç, seninle hıçkırık düeti yapmaya varım ben. Aynı değiliz dediğin zaman farkinda değil miydin farklılıklar zaten kaderimizi belirleyen kalleş piyonlar. Ben senin kalen olurum, vezirin olurum, mühim değil.
Ama sen konuştun. Sadece gülümsedim ben. Kalp kırıklıkları vardi o tebessümde, can kırıkları vardı ama en çok sen kırıkları. İçimde can çekişen sen elimde patladın bu kez. Kan doldu ellerim. Burnumda tüten kokun değil gözyaşlarımın kokusuzluğu şimdi.
Ve sen hâlâ konuşuyorsun, sevgilim. Sen konuş dinlerim ben.

Yorumlar