Fırtına

Fırtına her şeyi dağıttiktan sonra arama kurtarma ekibi gelirmiş yardıma. Yaralıları ve ölüleri alıp götürurmüş olay yerinden. Bir çok rol üstleniyor insan hayatta. Aylar hatta yıllar sürüyor belki ama tek perde oynanıyor oyun. Hem fırtına oluyorsun hem de olay yeri. Hem arama kurtarma ekibi hem de ölü ve yaralılar.
Fırtına oluyoruz çünkü çoğunlukla kendi hatalarımız kendi sonumuzu getiren kahpeler. Ne edersek kendimiz ediyoruz kendimize.
Olay yeri oluyoruz aynı zamanda çünkü ne yaşarsak içimizde, çok derinlerde belki de kendimizin bile bilmedigi yerlerde yaşıyoruz duyguları.
Arama kurtarma ekibi oluyoruz bazı bazı. İnsan kendi elinden tutarak kalkiyor ayağa sadece. Ancak kendimiz biliyoruz neler yaşadığimizi ve merhem görevi görecek olan yine biz oluyoruz. İnsanin kendinden başka dostu yoktur sözünün vücut bulmuş halini oynuyoruz.
Ve ölüyoruz kimi zaman. Yaralarimiz değil bizi öldüren yaralanmamiza neden olan bedenler. Ölüyken yaralanmaya devam ediyoruz ruhumuz bile duymuyor.
Oysaki herkes bağırmış oluyor yüzümüze. Organlarimiz birer birer iflas ederken, kâbuslarimiz her gece benliğimizle yüzleşirken, iç sesimizin çığlık atmaktan sesi kısılırken bile anlayamiyor insan.

Anılarin dilini kestim ama hâlâ ses telleri var. Uğultuları tüm ruhumu tedirgin etmeye devam ediyor.

Yorumlar