Bu kez sessiz öldük

Bu kez sessiz öldük.
Beynimizde yankılanan kalp atışlarimizin sesi yeterli gelmedi üstümüze çöken dilsizliği kaldirmaya. Bahane desen değil, can sıkıntısı desen değil. Çünkü bizim cümlelerimiz kendimize aitti bana göre. Sen ve ben bayım; hiç birbirimize ait olamadık. Suçlu yok, kendi kendimizin panik odasında boğulduk. Kollarimiz değildi birbirine dolanan, olsa olsa el ayaktı. O çok sevdiğim kirpikler bile dökülürdu gerçi son sözlerini duyabilseler. Öyle can yakıcı, öyle parçalayici.
Bu kez sessiz öldük.
Gokkusağimiz 7 renk değildi. Siyah ve beyazdı. Grinin elli tonu da bu iki koca renk arasına sıkışıp kalmıştı. Bir kalp ağrisi, bir dumanlı hava sahası. Yürüyüp gitmeler değil insanı yipratan, sözler aslında. Kor yakıcılığında her bir kelime, somutluk terfisi almış sayende. Öyle ki çoğu kez okumaktan korkardım, yanık iz birakir nihayetinde. Ama yok, insan yaşayamaz canı yanmadan.
Bu kez sessiz öldük.
Ölürken 'biz' olduk hakkımızı yememek lazım. İnce ince dokunmuş iki karakterin kesişen yollariydi bizimkisi. Kumda ayak izlerimiz kalmış; benimki biraz geriden gelmiş. Yoğunlasan izlere bakılırsa kimi zaman durmuş ve arkana bakmışsin gelip gelmediğimi kontrol etmek için. Gülümsemisim her defasinda ne olursa olsun arkanda olduğumun mesajını vermek için sana. Yine de kendi akıl odalarimizda öldük biz. Soğuk ve ince duvarlı odalarda. Çok fazla yankı yaparlardı oysaki, fısıltılarimiz bile çığlık etkisi yaratirdi dudaklarımizda.
Ama bu kez sessiz öldük.
Biz,
İkimiz.

Yorumlar