Doğmuşsun; öyle söylediler.

İnsanlar doğar büyür ve ölür derler. Benim için asıl olan doğar büyür ve unutulur. insan unutulunca ölür, her ölen ölmez lakin, kimisi ölümsüz olur. Kimisi hiç doğmamış olmayı dilerken bir diğeri keşke hiç buyumeseydim diye yakınır. unutulmak yakışmaz kimilerine, eğreti durur üstlerinde. Gülesin gelir unuttugunu sandığını hatirlayinca ama en çok da aglayasin. Biraz burukluk belki, belki de bir parça gözyaşı kadardır değeri. Bir yağmur damlasinda gökyüzünün çeşnisi vardır. Çünkü bir kum tanesini anlayabilirsek anlarız insanları. Nasıl davranmamiz gerektiğini, ne tepki vermemiz gerektiğini kavrariz böylece pismanliklar yasamayiz, hatta düşmanlıklar. Düşman olmak yürek istemez söylenenin aksine; düşman olmak merhamet ister. Peki ya dost olmak? Dostluk ve düşmanlık. Belli alfabe üyelerinin biraraya gelerek oluşturduğu şiirlere yarım uyak düzeni olusturabilecek nitelikteki kelimeler değil sadece. Bir vicdan işi ikisi de ve merhamet. İki uç kavram ve belli ortak noktalar.
Dost olmak dostluk kurmak değildir. Dost olmak yalnızca dost olmaktır. Kimseye ihtiyaç duymadan, kimseyi takmadan.
Biten dostluklarin ardında geriye yalnızca can acıtan cümleler kalmamali. "Ne diyim, yanlış kişiye guvenmissin" değil. "Karakterimden taviz veremem" değil. Hic birisi değil. Yine de unuttum hepsini çünkü sonuçları ne olursa olsun söyleyebileceğim tek gerçek iyi bir dosttum. İyi bir dosttum; o ağlarken gözleri dolan, o gülerken kahkahasina eşlik eden.
Dostkuklar biter, mühim değil. Yeter ki kahkahaların daim olsun.

Yorumlar